Kadro alamayan 4 haziran mağduru zabıt katipleri için dava dilekçesi türk büro sen hukuk bürosu tarafından nihayet hazırlandı. Dilekçeyi aşağıdaki linkten indirebilirsiniz. Söz konusu dilekçeyi bulunduğunuz yer nöbetçi idare mahkemesinden Ankara Nöbetçi İdare Mahkemesine göndermeniz gerekmektedir. Bulunduğunuz yerde idare mahkemesi yoksa nöbetçi asliye hukuk mahkemesi aracılığıyla gönderebilirsiniz. Dilekçedeki boş yerleri kendi bilgilerinize göre doldurunuz. Şimdiden kazamız mübarek olsun.
****Dilekçeyi indirmek için tıklayın.****
ANKARA NÖBETÇİ İDARE MAHKEMESİ
BAŞKANLIĞINA
Gönderilmek Üzere
……….NÖBETÇİ İDARE MAHKEMESİ
BAŞKANLIĞINA
DAVACI : ……………………… (T.C. Kimlik No:………………………….)
Adres:
DAVALI : Adalet Bakanlığı – ANKARA
KONU : 1. Memur kadrosuna atamamın yapılması istemiyle yapmış olduğum …………..tarihli başvurumun, zımnen reddine ilişkin davalı idare işleminin İPTALİ ile memur kadrosuna atamamın yapılması, ( Kadro talep dilekçesine cevap gelenler zımnen reddine ilişkin diye başlayan kısmı, Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünün xx/xx/xxxx tarihli kadro talebimin reddine ilişkin diye değiştirmesi gerekmektedir.)
2. 632 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’na eklenen geçici 37.madde hükmünde yer verilen “bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte çalışmakta olan” ibaresi hakkında Anayasa’ya aykırılık iddiamın CİDDİ bulunarak iptali için Anayasa Mahkemesi’ne taşınması isteminden ibarettir.
AÇIKLAMALAR :
1) Adalet Bakanlığı …………Adliyesinde, 657 sayılı Yasanın 4/B maddesi hükümlerine göre sözleşmeli olarak, ………..kadrosunda ………tarihinden beri görev yapmaktayım. 04.06.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 632 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’na eklenen geçici 37.madde hükmü uyarınca, …………..tarihli dilekçemle, memur kadrosuna atamanın yapılması istemiyle davalı idareye başvurdum (EK–1).
2) Ancak memur kadrosuna atamanın yapılması istemiyle yapmış olduğum başvuru, davalı idare tarafından 60 günlük yasal süre içerinde cevapsız bırakılarak zımnen reddedilmiştir. ( Talep dilekçesine cevap gelenler 60 günlük yasal süre içinde cevapsız bırakılarak zımnen reddedilmiştir yazan kısmı Adalet Bakanlığı personel genel müdürlüğünün xx/xx/xxxx tarihli yazısıyla reddedilmiştir diye değiştirmesi gerekmektedir.)
3) Davalı idarenin anılan işleminin iptali ve Anayasa’nın eşitlik ilkesi ile hukukun genel ilkelerinden olan kazanılmış hak ile haklı beklenti ilkeleri uyarınca memur kadrosuna atamanın yapılmasına karar verilmesi gerekmektedir. Şöyle ki;
04.06.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 632 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’na eklenen geçici 37.maddesinde; “Kamu kurum ve kuruluşlarının merkez ve taşra teşkilatı ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlarda, ayın veya haftanın bazı günleri ya da günün belirli saatleri gibi kısmi zamanlı çalışanlar ile yükseköğretim kurumlarının araştırma-geliştirme projelerinde proje süreleriyle sınırlı olarak çalışanlar hariç olmak üzere, 4 üncü maddenin (B) fıkrası ve 10/7/2003 tarihli ve 4924 sayılı Eleman Temininde Güçlük Çekilen Yerlerde Sözleşmeli Sağlık Personeli Çalıştırılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun uyarınca vizelenmiş veya ihdas edilmiş sözleşmeli personel pozisyonlarında bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte çalışmakta olan ve 48 inci maddede belirtilen genel şartları taşıyanlardan otuz gün içinde yazılı olarak başvuranlar, pozisyonlarının vizeli olduğu teşkilat ve birimde, bulunduğu pozisyon unvanıyla aynı unvanlı 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye ekli cetvellerde yer alan memur kadrolarına, bulunduğu pozisyon unvanıyla aynı unvanlı memur kadrosu olmaması halinde, 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli cetvellerde yer alan kadro unvanlarıyla sınırlı olmak ve sözleşmeli personel pozisyonlarına ilişkin vize cetvellerindeki nitelikler dikkate alınmak suretiyle Maliye Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığınca müştereken belirlenen memur kadrolarına, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altmış gün içinde kurumlarınca atanırlar” hüküm altına alınmıştır.
Söz konusu düzenlemede, “bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte çalışmakta olan” ibaresine yer verilerek, düzenlemenin Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiği 4 Haziran 2011 tarihinde görev yapan sözleşmeli personelin başvurması halinde, memur kadrolarına atanacağı belirtilmektedir.
Bu nedenle, 04.06.2011 tarihi öncesinde davalı idare tarafından yapılan sözleşmeli personel sınavında başarılı olduğum ve atamam yapıldığı halde, davalı idarece, 04.06.2011 tarihi itibariyle yerleştirmem yapılmadığından göreve başlayamamış olmam nedeniyle 632 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’na eklenen geçici 37.madde hükmünden yararlanamamam hukuka, Anayasanın eşitlik ilkesine hakkaniyete aykırıdır.
4) 632 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’na eklenen geçici 37.madde hükmünde yer verilen “bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte çalışmakta olan” ibaresi, sözleşmeli personel sınavlarında başarılı olup da atamaları teklif edilmesine rağmen, davalı idareden kaynaklanan nedenlerle, 04.06.2011 tarihi itibariyle yerleştirilmeleri yapılmadığından göreve başlayamamış olan sözleşmeli personelin memur kadrolarına atamalarının yapılmaması sonucunu doğurmaktadır.
Gelinen noktada AYNI SÖZLEŞMELİ PERSONEL SINAVINA GİREREK başarılı olan ve atamaları teklif edilen personelden;
Görüldüğü üzere, yaratılan hukuki durum ve memur kadrosuna atamanın yapılması istemiyle yapmış olduğum başvurunun zımnen ( Kadro talep dilekçesine cevap verilenler burdaki zimnen kelimesini çıkaracak. ) reddine ilişkin dava konusu idari işlem hukuka, Anayasanın eşitlik ilkesi ile hukukun genel ilkelerinden olan kazanılmış hak ile haklı beklenti ilkelerine aykırıdır.
Anayasanın 10. maddesinde “Kanun Önünde Eşitlik” ilkesi düzenlenmiştir. İlgili maddede; “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz. Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.” hükmü yer almaktadır.
632 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’na eklenen geçici 37.madde hükmünde yer verilen “bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte çalışmakta olan” ibaresinin TC Anayasası’nın 10. maddesinde düzenlenen “Kanun Önünde Eşitlik İlkesi’ne aykırı olduğu aşikârdır.
Bununla birlikte, Anayasa’nın 2. maddesinde ifadesini bulan, güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak gerçek eşitliği, yani sosyal devleti gerçekleştirme amacına aykırıdır. Yine devletin temel amaç ve görevlerini belirleyen 5. maddesindeki ‘kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırma’ görevi ihlal edilmektedir. Anayasanın ‘Çalışma hakkı ve ödevi’ başlığı altındaki 49. maddesinin ikinci fıkrasında vurgulanan ‘Devlet, çalışanları korumak için gerekli tedbirleri alır’ hükmüne de aykırılık teşkil etmektedir.
5) Hukuk devleti ilkesinin önkoşullarından biri kuşkusuz, kişilerin hukuki güvenliğinin sağlanmasıdır. Hukuk güvenliği ilkesi, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar.
Ayrıca, “Hukuk Devleti’nin unsurlarından bir diğeri olan hukuk güvenliği, diğer bir ifadeyle ‘güvenin korunması ilkesi’ de ilgilinin hukuki durumunun süreceğine olan güveni dolayısıyla hayal kırıklığına uğratılmaması anlamına gelir. Güvenin korunması, her zaman mevcut bir hukuki durumun dokunulmazlığı anlamında olmasa da, her düzenleme değişikliğinde Kanun Koyucunun göz önünde bulundurması gereken bir husustur. Halkın Devlete olan güveninin korunması da ancak hukuk güvenliğinin sağlanmasıyla mümkündür”
“Bu yönüyle, Hukuk Devleti’nin önemli bir unsuru olarak Hukuk güvenliği, yalnızca hukuk düzeninin değil, aynı zamanda belirli sınırlar içinde, bütün Devlet davranışlarının, az çok, önceden öngörülebilir olması anlamını taşır. Hukuki güvenlik sadece bireylerin devlet faaliyetlerine duyduğu güven değil, aynı zamanda yürürlükteki mevzuatın süreceğine duyulan güveni de içerir. Buradan hareketle, Hukuk Devleti’nde İdare’den beklenen, İdarenin de Kanun Koyucu için geçerli olan açık ve güvenilir olma yükümlülüğüne uygun davranmasıdır. Aslında bu yükümlülük, bireylerle günün her saatinde yüz yüze gelebilen İdare bakımından daha yoğun bir beklenti oluşturur”
“Hukukun genel ilkelerinden olduğu kabul edilen ‘kazanılmış haklara- haklı beklentiye saygı ilkesi’, Avrupa Topluluğu Adalet Divanı kararlarında ‘sübjektif hukuksal durumların değişmezliği’ ve geriye yürümezlik ilkeleri ile birlikte kullanılmaktadır” AB ülkelerinde kazanılmış hak kavramının daha geniş yorumlandığı görülmekte ve “haklı beklenti” sayılan hallerin varlığı da kimi durumlarda kabul edilmektedir. “Haklı beklenti, idarenin ister bir taahhüt, isterse uzun süren bir uygulamasına (long-stand practice) güvenerek olsun, bireylerin bir çıkarları ya da lehlerine olan bir sonuca ulaşabileceklerini ya da edinebileceklerini ümit etmelerini ifade eder.”
Sonuçta bireylerin haklarını kullanmalarını zorlaştıran ya da doğmuş olan haklarının hiçe sayılması anlamına gelen her tür yeni düzenleme ve uygulama, ister idare isterse yasama ya da yargı elinden çıksın, hukuki istikrarı bozmayacak şekilde tasarlanması gerekmektedir.
Kazanılmış hak- Haklı Beklenti konusunda Türkiye’de yerleşmiş içtihat ve yargı organlarının verdiği kararlarda bu hakkın kullanılmasının sınırlarının çizilmediği görülmektedir. Ancak Danıştay 1. Daire’nin vermiş olduğu bir kararda da belirtildiği gibi; “Kazanılmış hakkın her olaya göre incelenmesi gerektiği başka bir anlatımla kazanılmış hak kavramının bir fonksiyonellik içerdiği doktrinde kabul edilmiş bulunmaktadır. Anayasa mahkemesi kararlarıyla Danıştay İçtihatlarında da kazanılmış hak kavramının konu ve kapsamının kesin sınırlarının çizilmediği ve her olaya göre, değişken olması göz önünde tutularak, konunun özelliğine göre değerlendirme yoluna gidildiği gözlenmektedir”
Somut olayda, yukarıda açıkladığım nedenlerle, 04.06.2011 tarihi öncesinde davalı idare tarafından yapılan sözleşmeli personel sınavında başarılı olduğum ve atamam yapıldığı halde, davalı idarece, 04.06.2011 tarihi itibariyle yerleştirmem yapılmadığından göreve başlayamamış olmam nedeniyle, 632 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’na eklenen geçici 37.madde hükmü uyarınca memur kadrosuna atamamın yapılmaması sonucunu doğuran davalı idarenin zımni red işleminin kazanılmış hak ve haklı beklenti ilkeleri dikkate alınmak suretiyle iptali gerekmektedir.
HUKUKİ DAYANAK : Anayasa, 2577 sayılı İYUK, 675 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve sair mevzuat,
HUKUKİ DELİLLER : Dava konusu işlem, ekte sunulan belgeler, Danıştay kararları ve sair deliller,
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda arz edilen sebepler ve mahkemenizce resen yapılacak inceleme sonucu elde edilecek veriler dikkate alınarak;
1) Memur kadrosuna atamamın yapılması istemiyle yapmış olduğum …………tarihli başvurumun, zımnen reddine ilişkin davalı idare işleminin İPTALİNE ve memur kadrosuna atamamın yapılmasına, ( Kadro talep dilekçesine cevap gelenler zımnen reddine ilişkin diye başlayan kısmı, Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünün xx/xx/xxxx tarihli kadro talebimin reddine ilişkin diye değiştirmesi gerekmektedir.)
2) 632 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’na eklenen geçici 37.madde hükmünde yer verilen “bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte çalışmakta olan” ibaresi hakkında Anayasa’ya aykırılık iddiamın CİDDİ bulunarak iptali için Anayasa Mahkemesi’ne taşınmasına,
3) Yargılama giderleri ile ileride kendimi vekille temsil etmem halinde vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim. …/…/2011
Davacı
Ad – Soyadı
Ek : ……….tarihli başvuru dilekçem
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.
Yorum Yaz